23.4.07

ESİN'İN ATI YALNIZ GELİO? BİŞİ Mİ OLDU ACEP?

3 günlük tatil! Gitmedik bi yere cimriliğim yüzünden...Ama acaip eğlendik...Şahsen ben...21-22-23 nisan üçlemesi...Ve şahsen, azuma zuçayum...

21.04.07:Geç uyanıp güzel bi kahvaltı yaptık...Gazete falan okuduk...Öğleden sonra abimle Gonca geldi...Modoko'ya bebek odası bakmaya gittik...Korktuğum kadar çok gezmeden olayı bağladılar...Bu arada ben de gitmişken bizim mobilyaları yapan, zamanla muhabbetimiz mobilya muhabbetini geçen Alper arkadaşımıza uğrayıp, kafama inip şişiren yatakbaşını, derisi yırtılan sandalyeyi ve geçen sene göndermeyi unuttukları komidin üstü rafları betimleyerek muhabbete kaldığım yerden devam edeyim dedim...Abimler de olayı bağladıktan sonra Alper'in mekanı LOUNGE'a geldiler ve muhabbete onlar da katıldı...Türk kahvemizi falan da içtik...Daha sonra abimlerle bizim eve geldik...Kızlar nefis yemekler yaptılar yediler ben yemedim, çünkü modokoda koca bi dürümü götürmüştüm...Yemekten sonra caddeye gittik, yürüdük, kahve içtik dondurma yedik felam...Sonra da evlere...Zıbarıp yatımışım...Ertesi gün Kerem ile Merve'yle buluşacağız...
22.04.07:Sabah Kerem'den gelen mesajla dünyam karardı :) Merve çalışmak zorunda kaldığı için akşam 18:30 civarı buluşabileceklerini söylüyordu...Kankalarımın hepsi de LES'e girmiş ter döküyorlardı o sırada...Ne yapsamdı acaba? Ben de Yeşim'in de yardımıyla kankalarımın eşlerini aradım...Öğleden sonra sınav bitince Taksim'de buluşma kararı verdirdim...Kerem'e de akşama doğru konuşalım, 7 gibi döneriz biz takılırız dedim Anadolu Yakasında...O da biz de gelebiliriz Taksim'e dedi...Akşama doğru netleştirmek üzere kapadık telefonu....Daha sonra geçen sefer yazdığım trafik rezaletine takılmamak için tarihin en salak kararını verip arabayı Üsküdar'a parkedip,ordan Kabataş'a motor, ordan da finiküler sistemle Taksim'e çıkayım dedim...Yeşim öyle bir yere parkettirdi ki arabayı, 15 dakka yürümek zorunda kaldık motorlara kadar...O da değil, ne güzel yürüyorduk sahilden, sahil bitti birden, marmaray inşaatının etrafından arabalarla ve yayalarla çarpışa çarpışa ve ben bilimum bildiğim ayıp sözleri sarfederken, gittik...Yani bu kadar mı insanını düşünmeyen bir zihniyet olabilir...İcraatları sadece icraat yapmış olmak için yapıyorlar...Marmaray sizin bi tarafınıza girsin...Doğru dürüst Otopark yok, aracımızı bırakmak istiyoruz yakınında, medeni ülkeleredeki gibi, deniz yolundan gidicez ya, nah sana...Neyse Kadir Topbaş'ın ve bu bağlamda İstanbul'da gelmiş geçmiş belediye başkanlığı yapan tüm şahsiyetleri saygıyla anıyorum...Anırıyorum hatta...Sonra motorla karşıya geçip finikülerle Taksim'e çıktık...At arabanı, taksiye bin olsun diyorum sloganım...1 sati geçti gene Taksim'e varmamız...Taksim'de önce Umut ve Nihal'le buluştuk, bikaç saat sonra da Murat ve Deniz geldi, orda burda oturduk, laklak ettik, kızlar bir ara pasajın birine girip kendilerine ucuza eşofman falan aldılar...Cansal Bey yazlıktaymış teşrif edemediler...Bu işler sürerlen Kerem Bey mesaj attı biz de Taksim'e gelioz dedi, yemek sinema falan yaparız ayağına...PİA'da otururken biz, geldiler Merve ile...Arkadaşlar tanıştı, Merveler tavuklu salata yerken, benimkiler Kerem'i görüp "aa sen o blogdaki çocuksun Barcelona'da paelaya ekmek banıp yiyen" dediler...Kerem deşifre oldu...Sonra Muratlar evlerine gittiler, Umutlar da bir müddet sonra kalktılar...Biz ne yazık ki gitmeye değer bir film bulamadık...Kerem'lere gittik :) Bizi Üsküdar'a kadar bıraktılar sağolsunlar arabamızı almamız için...Bir nevi bizi almaya gelmiş oldular yaw :) Keremlerde Dejavu filmini izledik, güzeldi baya, bi de anlasam :P Arkadaşlarmıza iyi geceler diyip evlerinden ayrıldık...Gece 1'de fealm yattık eve gidip...
23.04.07:Ah ulan Kadir Topbaş....O Bostancı'nın hali ne öyle...1 sene oldu lam...İnsan utanır biraz...Adalara gidişte de, adalardan dönüşte de, Bostancıyı Boktancı haline getirmiş oldukları için burnumuzdan geldi herşey gene...Neyse anlatmicam yeter artik ya...Güzel şeylerden bahsedelim:
Saat 10:30 civarı yanılmıyorsam Umut, Nihal, Murat, Deniz ile Bostancı iskelesinde buluştuk...Efendim herkeslerde eşofmanlar aman aman güneş gözlükler...Biniverdik oradan motorlardan birine, sabah ayazında, adaya doğru yola çıktık...Götümüz mü dondu a.k:Karelere başlıyıyorum:
Komançiii!!!!Nihal ve Yeşim seyrülsefer halinde, saçlarımız uçuşsun afedersin...

Aynı esnada, yandan çarklı olmayan vapurun yanında, götümüz denize teğet, Murat,Deniz, ben, Umut:Yaw neyse adaya indik, acımızdan ölüoz haliylen, kahvaltı yapmamışız...Aman yarabbi o ne kalabalık bütün İstanbul büyükadada sanki...Yavrum hemen iskeleden ayrılınca karşıda bi pastane var, kocaman, bahçesinede oturduk masaya güneşin altında ısındık bi güzel...Polarlarımızı çıkarttık üstümüzden...Sanırsam 6 kişi 10 menemen, 20 tost, 5 kol börei gibi bişiler yedk :) oh be! Efendim biz homur homur kavaltı yaparken, çocuk bandoları geçti, bi askeri lise bandosu geçti sonra...Kavaltıdan sonra gittik baktık meydan gibi bi yerde çalıolar hala...Modern şarkıları da caz şeklinde çalıolardı askeri amcamlar valla...Çok güzel bi 23 nisan gösterisiydi...Ahan da:


Sonra dedik ki, napak? AyaYorgiye çıkcakmışlar efem...Biz bi ara Yeşimle bisiklet kiraladık ama 15 dakika sürüp vazgeçtik...Çocukları bulana kadar canımız çıktı...Güzel biryerde oturmuş Türk kayvesi içiorlardı...Biz de içtik...Bu arada Cansal Beyler aradılar efendim...O da Esinle başka bi adadaymış...Damlamak üzereyiz dediler...Onları bekledik, geldiler...Ayı Yogiye doğru yola çıktık....Resmen mahşer kalabalığı...Sanırsın Araftasın, cennet veye cehennem seçimi yapılacak insanların...Yürü de yürü, yürü de yürü, yokuş yukarı hem de...Boğazım ağrımaya başladı benim...İnanılmaz bi insan güruhu, mumlar satılıo, ipler var taa aşağıdan kiliseye kadar koparmadan uzatabilirsen duların kabul oluomuş....Hastir ordan...Bizim Cansal da tekstilci ya, acaip sağlam iplikler var dedi elimde, gelip satsam burda keşke...Kardeşim Himalaya tırmanışı gibi bir taırmanıştan sonra, Ayı yogiye çıktık...Ama ben göremedim kilise midir nedir onu...Mümkün deil girmek...Kenara çekildik erkekler olarak biz...Sigara neyin içtik...Kızlar kayboldu bi ara...Yukarıdan denizi fotoğraflamışlar....Neyse, inişe geçtik bu sefer...İnişe geçerken kümelendik herkes yanında birini almış aşağı iniyor...Ben, Umut, Murat, Deniz önden indik, aşağıda bekledik...Cansalla Esin arkamızdaydılar ama döndük baktık Cansal tek başına iniyor...Deniz dedi ki "Cansal tek gekiyor?"...Bunun üzerine Murat da günün özlü sözünü söyledi: "Esin in atı tek başına döndü! Esine bişi mi oldu acep?"...İndiğimiz meydandan büyük turla tekrar adanın iskele meydanına gitmek istedik...Yogiden nereyeee! Allam o da ayrı bi tür yürüme...Bu arada şunu da belirtmek isterim ki, abartısız 30 saniyede bir faytom mudur fayton mudur ne ondan geçio, ama foton gibi geçiolar afedersiniz...Kaç kere ezilme tehlikesi atlattık...Kaldırımlar göt kadar, hem de benim götüm kadar, Umutun ki hiç sığmıyo misal, yollar rezalet, gene devletimizin bi kurumu açmış yolun ortasını, kendine döşemesi gerekn boruları oraya döşemiş, sonra da üzerini çer çöp toprak ne bulurlarsa kapamışlar, bi asfalt dökiim de eski haline kavuşsun demek yok...Döktükleri yerlerde de logar, telefon bilimum kapak ne varsa hepsinin etrafı 20 cm derinliğinde çukur...Atları son sürat sürüyor fotoncular, ayakları içeri girse kırılır vallahi...İşte böyle, bu memlekette insan olmak da at olmak da zor tabi...Ama zengin amcamlarım yalıları, villaları felam nefisti tabi...Adadaki evlere diyecek bişi yok...Bu kadar zengin adamın yaşadığı bir yerde bile bu kadar kötü hizmet...Yani nüfuzlu olanlar bile bastırıp birşey yapamıyor demek ki...Neyse, bu kadar at olunca tabii, adanın her tarafında bi mayıs kokusu, bi tezek kokusu miiss miss....Oh! Büyük turla dönüşü tamamlayıp iskele tarafına gelince, önce bi balıkçıya oturup bilşimum ürün ve bira olayına girdik...Sonra da manyak güzel bi dondurma yapan yer vardı oraya gittik...Sonra da motorla Bostancıya geçtik...Herkes dağıldı...

9.4.07

MiDE FESATI!

Evvet, nerde kalmıştık! Varya, Cuma akşamı yemeğe çıktık Yeşim'le...Ataşehir'de CARPE Notte midir CARPE diem midir nedir oraya gittik işte...Özgür yoktu, ama Nuray'ı aldık giderken...Bunlar bi bıdı bıdı allam yaylım ateşi ününde buldum kendimi....Neyse ki ligtv vardı Galatasaray'ın maçı varmış onu izledim orda...Hayır efendim GSli değilim de mevzu o değil...Neyse Cuma bööle geçti...Cumartesi sabahtan temizlik işlerine verdim kendimi...Sonra Taksim' e gittim gene mahşerin dört atlısıyla buluşmaya...saat tam 12:40 da evden çıktık...Birinci köprüye gittim, kilit, 2ye saptım, orası da kilit, Kasımpaşa da kilit, Yeşim'i Nişantaşı'na bıraktım bir de...Sonra arabayı Tüyap otoparkına bıraktım, ki 2 saati aşmıştı yola çıkalı...Gece arabayı almaya gittiğimde ise şok oldum...Daha önce hiç başıma gelmemişti ilk defa karşılaştım...Gündüzden de kalabalık otopark...Bütün arabaların önüne arkasına araba almışlar, anahtarlarını da almışlar milletin...İki saat benim arabanın önündeki arabayı çektirmek için görevli aradık...Neyse çektiler sonunda...Ayıp ama ya...Koskoca kapalı otopark, bunlar da başlamışlar anahtarla araba almaya...Gözünüz doysun be...Yuh diorum başka birşey diemiyorum kimseyle mücadele edecek halimiz yok heralde, bizler zavallı vatandaşlarız, sürekli ve de sürekli hakları gaspedilen...Neyse, sokiim otoparkına da trafiğine de...Anca sinirlenediğimizle kalırız bu memlekette...Demem o ki, kankalarım da herzamanki gibi geç geldiler buluşmaya...Toplamda birkaç saat içinde, sakat midemle yediklerim "1,5 pilav üstü döner, ökküzz gibi italyan dondurması, gloria jeans'te bol kahve ve su, üzerine başka bi yerde 2 bira ve 1 çuval fıstık, bi de üstüne gene başka bi yerde bol acılı kokoreç ve ayran" çaktımmıdı...Eve zor attım kendimi...Hayır otoparkta görevliyi beklerken, "sıçarım böyle otoparkın içine" diyip sıççaktım ama, son anda çıkartabildik arabayı...O da değil, dedim ben kesin köprü trafiğinde zıççam...Hayret bi şekilde, dönüş yolunda bomboştu köprü, 20 dakikada evde oldum...Anlamak mümkün değil bu İstanbul'u, ama anladım ben sonra, tüm İstanbul ahalisi tüyap otoparkında olduğu için yollar bomboştu...Neyse, eve gittim, midem karnım nasıl aarıo, uyuyamıorum, acaip de yorgunum...Evin içinde dolaşıp duruom olmuo, otuurom olmuo, uzanıom olmuo...Zıçtım bi kaç kez, çok moktan bi konu biliorum ama, neyse ağrılar hafifler gibi oldu, sızmışım gece 2,5 da...Ammmaa, saat 4,5 gibi bir mide bulantısı ile uyandım...Midem bulandı ama ben gene zıçtım...Bi tur attım evde, geçmio bi türlü...Kesin kusacam belli, gidip dişlerimi fırçaladım...Kusmuğa ayıp olmasın diye...Bi kaç tur daha attım, sonra aniden tuvalete koşup, capon çizgifilmlerindeki karakterler gibi, ağlarlar ya hane, işte ööle kesintisiz, giderek genişleyen bi şekille çıkardım midemdekileri...Ohh be, bi uyumuşum sonra öğlene kadar...Ertesi gün, Pazar, evden dışarı çıkmadım şerefisizim..."Parti Hayvanları" adlı animasyonu izledim...Bir kitap bitirdim...Kahvlatı, yemek herşey evde...TVye de baktım...Yan gelip yattım süperdi süper...Sonra da kalktım işe geldim işte...

Cumartesi kankalarla buluşup konuştuğumuz başlıklar...

1) Umut, Pazartesi başlayacağı yeni işine siyah önlükle mi, mavi önlükle mi gitsin? Beslenme çantasını kim hazırlıcak? İçinde ne olsun? Nihal mi Umut'u döver, yoksa Umut mu Nihal'den dayak yer?

2) Cansal'la ortak iş yapmak için sermaya bulabilir miyiz? Cansal'ın yeni alacağı ev nerden olsun? Cansal sinir bozucu bi şekilde nie bekar hala? Ellere var da bize yok mi?

3) Murat Amerika'ya yerleşsin mi? Yerleşmeyen top olsun mu? Deniz işi bırakıp ev kadını olsun mu? Araba Murat'a şart mı?

4) Volkan iş değiştirsin mi, yoksa yaz sonunu mu beklesin...Tatil vakti geldi lam?

Sonra bi aralar, Nihal'le Yeşim geldi, Murat gitti, ööle bi müddet daha muhabeet sonra herkes evine hadi bakiim...

Efendim, bu buluşmanın fotoları ilginç olsun istedik biraz...Zaten bu lavukların her hafta fotolarını koyuyom...Bu sefer Murat'ın cep telefonuyla bööle template mi ne koymuşlar, işte onun üzerine poz verdik hepimiz...Varsayın ki, karakola düştük...Hadi şimdilik hoşçakalın...

UMUT: İnanamıyorum ya, içerideyim, bu gerçek olamaz, Nihal çok kızcak...Dondum kaldım bööle...




VOLKAN: Hah, sıçtık...Altıma zıçmak üzereyim, ve hatta...oh!




CANSAL: İçerde olsam da zenginim, avukatlarım var lam benim bi sürü...Sakin olun yaw...Hiç deilse kafamı dinlicem oh be!


MURAT: Çıkarın beni burdan, karımı özledim...Ben Amerikan vatandaşıyım!

2.4.07

Bir devrin sonu!

Cuma akşamı karıma dışarıda yemek ısmarladım...Sonra da migrostan alışveriş yaptık...Nasıl konuya girdim dank die di mi...Huyum kurusun...Aslında böyle değildir huyum...Bilemem, bilmek istemiyorum...Cuma akşamı eve döndüm ööle, Cumartesi evden dışarı adımımı atmadım...TV izledim, gitar çal(maya çalış)dım...Olmuo işte kabiliyet yok annadım ben onu...Olsun kendime çalmanın ne sakıncası var...Akşam Keremle Aslı, pardon Merve geldi...Beraber akşam yemeği yedik..Yeşim çok güzel yapmıştı walla yemeği...Helal olsun...Kerem 2 tabak yedi, tokmuş ondan...Yoksa devam edecekti :) meyve tatlı ne varsa yedi süpürdü, oh afiet olsun tosunum benim :) Öyle havadan, sudan, topraktan ve tahtadan konuştuk...İade-i ziyaret olayı...Sonra pazar da çıkmadım bi yere...Bi tek akşama doğru natilusa çıakrdı beni yeşim zorla...Dışarı çıkınca gün ışığından etkilenip "kııhh" diye bi ses çıkardım...Vampir miyim neyim anlamadım ki...Bi kahve içip tatlı yedik, eve geri döndük sonra...O kadar fazla bi olay yok...Bu hafta içi Salı Kerem'in iş yerindeki son günü...Ne diim...Bir devrin sonu...Tek tek devriliyor asırlık çınarlar...Bir devrin sonu...Anladın sen onu :) Gittiğin yağmurla gel Kerem, böylesi daha güzel :)