Ne dedimdi size...İşte o oldu...Nadal, Federer'i Roland Garros'un çimlerine gömdü...Pardon, killerine gömdü...Toprak kortta, Federer'in bir gözü topraktaydı zaten...Toplamda sadece 4 oyun alarak, kendisinden edindiğim "sahada koşmadan terlemeden de şampiyon olunabilir" felsefemi yerle yeksan eden Federer, "bu işi Nadal gibi yapmak gerek" dedirterek, üşengeç beni tenisten soğutmuş bulunmakta...Tenis hayatımın sonu mu geldi acaba? Kariyerimin zirvesindeyken bırakiim en iisi...
Efendim Cuma günü izin aldım, Djokovic-Nadal maçını izledim evde...Daha iyiydi finalden şerefsizim...Zaten akabinde izlediğim Federer-gollum maçında da, Federer'in performansı beni derin düşüncelere gark etmişti...Pazar'ın gelişi Cuma'dan belli oldu yani...
Cumartesi günü de bayanlar finalini izledim...Onun ardından Tolga ile Meltem geldiler, beraberce Aysen'in doğumgününe gittik...Euro 2008 maçlarını seyredip, ne kadar isabetli kararlar aldığını gördük Fatih Terim'in...Sonradan Kerem'den aldığım bilgiye göre, zaten Federer'in de taktiğini Fatih Terim vermiş...Ondan olmuş efendim finaldeki hezeyan durumu...
Pazar günü enteresandı...Bizim Yelda'nın yavuklusu Orkun dellenmiş evlencem diye...Kızkardeşi Beliz de Amerika'dan tatile gelmiş...Siparişlerimi de getirmiş sağolsun...Amma velakin, bu tanışma işleri felam, biz 2 hafta sonra tatile çıkcaz, Beliz geri döncek felam, hemen araya söz-nişan sıkıştırıldı, haftaya Cumartesi olcek bitcek maaşallah...Orkun'a çapraz sünnet şeridi takcaz...Bir belirsizlikten, başka bir belirsizliğe doğru ani adımlar atan Orkun'u ve onun üzerinden de olayın farkında olup olmadığını anlamdığım Yelda'yı kutluyor, bekar hayatlarına allahan rahmet diliyorum...Bundan sonra daha zor şartlar altında çalışan bir Orkun, daha zor şartlar altında çalıştıran bir Yelda göreceğiz...Herşey Wimbledon finalinde, çim kortta belli olacak...Yumruk yumruğa bir forhand/backhand savaşı yaşanacak...
Yazı karıştı lam toparlayamadım bi türlü...
9.6.08
5.6.08
WELCOME BACK!
Nerelerdesiniz sizler yaw, insan bişiler yazar şu siteye, eheheh...Yaw kaç ay olmuş baktım eski yazılarımı okudum felam...Çok uzun süredir hiçbir ekstra işle uğraşmıyorum...Bezdim koşuşturmaktan...Farketmişsinizdir :) Mok farketmişsinizdir zaten kimse okumuyo ya, neyse...
Ben neden bıraktım bloguma birşeyler yazmayı, aslında olayın çok derin bir felsefesi var: Üşendim! Başlarda yazı yazıodum sadece sonra foto video falan derken, içsel dönüşümüm doruk noktasına ulaştı ve tepelerden aşağı düştü...Zokam dedim sonra...ne var lam bu blogda...Blog için mi yaşicam dedim...1 hafta yazmadım, 2 hafta yazmadım, sonra da unuttum gitti...Yok her gittiğin yerde fotoğraf çek, yok üzerlerine yazı koy, hoşuma gidio yaptıktan sonra ama iş gibi yetiştirmeye çalışıosun...Çok mu detay verdim zaten onu da bilmiom, günde kaç kere sıçtığımı bile yazdım sanki bi ara...Yazmadıysam da yaziim: 3! Eee, basın sektöründe çalışırdım ak bu kadar uğraşcağımı bilsem...
Yalnız bu değil, beni mental olarak yoran herşeyden uzaklaştım...Gitar çalmıyorum hiç 1,5 sene oldu...Zaten tüm ekipmanım Özgür'ün evinde! Kitap yazma hayallerim de yok artık...Aklıma bile gelmiyor...Belki birgün gelir...Blog mlog da umurumda değil...Ben kimim ki yani di mi? Kendi kendime osuruktan şeylerle uğraşıp hayatım içinde gereksiz devinimler yaratıyorum, sonra hepsi birer açmaz olup kötüme giriyor!
Peki niye şimdi yazıyorum...İçimden geldi çünkü, öyle aniden nette gezinirken giriverdim yazmaya başladım...En güzeli bu, hiçbir rutine bağlı olmadan, içinden gelince yapıvermek...Bundan sonra belki canım isteyince yazarım...Zokiim bloga sonucta benden onemli deil...
Neler oldu bunca süre zarfında? "Size ne?" diyemio insan tabii...Aslında sizin "bize ne" demeniz lazım! Ama sorun şu ki aslında "kimseye ne" değil, çünkü bu halka açık bir günlük gibi bişi olduğu için, okuma kardeşim olur biter yaw! Okuyup da "bize ne" derseniz saçma oluo zaten, "size ne" ise nie okuosunuz ki baştan! Haa neler oldu bunca zamandır tabii hatırlamıyorum hepsini...Önemli de olsa mutlaka atladığım şeyler olacaktır...Ve şu anda olaylara dair foto da yok elimde belki sonra araya sokarım...Geçmiş yazılarıma baktığımda kasımda mı ne, tenis dersinde kalmışız, ordan devam ediim çünkü yazılarla birlikte tenis de kesildi, ve tenis başlayınca yazı da başladı iyi mi? Yani kış geldiği için benim tenis hevesim ve yeteneğim havada kaldı...1 ders alıp bütün kış yattık! Ve havalar ısınınca ders almaya başladık...Bir kaç haftadır alıyoruz Yeşim'le ders...Ancak sorun şu ki, bende yetenek yok! Forhand üzerinde çalışmalarım devam ediyor ama for not my hand gibi bişi vuku buldu...Odunsu yapımı kırpmaya çalışıyorum ancak olmuyor...Neyse önemli değil çok, spor oluyor en azından...Bu vuruşlarla kendimi sakatlayana kadar...
Tenisten bahsetmişken Federer hala kendine gelemedi, şu sıralar French Open oynanıyor yarı finale çıktı ama finale çıkarsa Nadal'a karşı ne yapar bilemem...Amaan, benden ancak tenis topu olur!
Bunun dışında tabii bir sürü kitap okudum, filmlere gittim, beğendiklerimi yazarım belki ileride!
Görüşmediğimiz süre zarfında, efendim, o aramıydı yaw,
Çocuk sahibi olanlar:
1) Umut - Nihal'den beklenmicek şirinlikte Damla isimli kızımız!
2) Kerem - Merve çiftinden, Doruk isimli Federer'in tahtına oturacak evladımız!
oldu...Doruk - Kerem ikilisine ben kısaca Dorukla Moruk diorum :)
Her iki çifte de mutluluklar dilerim burdan tekrar...
Onun dışında Aysun evlendi, Aysen evlencek, Taşkın'la Tuğba da gün aldılar...Murat da çocuk yapmayı istiyor(kendin doğur sıkıosa!), Yeşim de bana karşı baskıları arttırıyor!
Şüphesiz bu zaman içerisinde çok ilginç olaylar da oldu, yazmaya üşeniyorum...
Geçen Haftasonu Can'ın 1.doğumgününü kutladık çok ciciydi...Ondan önceki hafta kutlicaktik ama annesi gece yataktan düşüp ciddi şekilde yaralanınca iptal oldu(gayet ciddi şaka yapmıyorum)...
Ümreniye Meydan Cinebonus'da tatsız olaylar ve kavgalar yaşadık, ancak şirkete ilettiğimiz şikayetlerimiz son derece profesyonelce ele alındı hayretler içinde kaldım...Gerçekten çok hızlı bir şekilde gönlümüzü aldılar...
Geçen haftalarda ayrıca Fransa'dan Yeşim'in kuzeni ve eşi Antoine geldi...Sabahladık bir gece...Bir aksilik olmazsa Fransa'ya tatile gideceğiz...
Şimdi aklıma gelmiyor bir sürü güzel şeyler oldu, ancak bu yazı bir ısınma yazısı ve muhtemelen diğer olayları hiç yazmıcam...Ancak bunu sıfırıdan bir başlangıç kabul edin, daha serbest ve zamansız yazılarım olacak ileride...
Ya da beklemeyin, işiniz gücünüz yok beni mi bekliceiniz!
De hadi!
Ben neden bıraktım bloguma birşeyler yazmayı, aslında olayın çok derin bir felsefesi var: Üşendim! Başlarda yazı yazıodum sadece sonra foto video falan derken, içsel dönüşümüm doruk noktasına ulaştı ve tepelerden aşağı düştü...Zokam dedim sonra...ne var lam bu blogda...Blog için mi yaşicam dedim...1 hafta yazmadım, 2 hafta yazmadım, sonra da unuttum gitti...Yok her gittiğin yerde fotoğraf çek, yok üzerlerine yazı koy, hoşuma gidio yaptıktan sonra ama iş gibi yetiştirmeye çalışıosun...Çok mu detay verdim zaten onu da bilmiom, günde kaç kere sıçtığımı bile yazdım sanki bi ara...Yazmadıysam da yaziim: 3! Eee, basın sektöründe çalışırdım ak bu kadar uğraşcağımı bilsem...
Yalnız bu değil, beni mental olarak yoran herşeyden uzaklaştım...Gitar çalmıyorum hiç 1,5 sene oldu...Zaten tüm ekipmanım Özgür'ün evinde! Kitap yazma hayallerim de yok artık...Aklıma bile gelmiyor...Belki birgün gelir...Blog mlog da umurumda değil...Ben kimim ki yani di mi? Kendi kendime osuruktan şeylerle uğraşıp hayatım içinde gereksiz devinimler yaratıyorum, sonra hepsi birer açmaz olup kötüme giriyor!
Peki niye şimdi yazıyorum...İçimden geldi çünkü, öyle aniden nette gezinirken giriverdim yazmaya başladım...En güzeli bu, hiçbir rutine bağlı olmadan, içinden gelince yapıvermek...Bundan sonra belki canım isteyince yazarım...Zokiim bloga sonucta benden onemli deil...
Neler oldu bunca süre zarfında? "Size ne?" diyemio insan tabii...Aslında sizin "bize ne" demeniz lazım! Ama sorun şu ki aslında "kimseye ne" değil, çünkü bu halka açık bir günlük gibi bişi olduğu için, okuma kardeşim olur biter yaw! Okuyup da "bize ne" derseniz saçma oluo zaten, "size ne" ise nie okuosunuz ki baştan! Haa neler oldu bunca zamandır tabii hatırlamıyorum hepsini...Önemli de olsa mutlaka atladığım şeyler olacaktır...Ve şu anda olaylara dair foto da yok elimde belki sonra araya sokarım...Geçmiş yazılarıma baktığımda kasımda mı ne, tenis dersinde kalmışız, ordan devam ediim çünkü yazılarla birlikte tenis de kesildi, ve tenis başlayınca yazı da başladı iyi mi? Yani kış geldiği için benim tenis hevesim ve yeteneğim havada kaldı...1 ders alıp bütün kış yattık! Ve havalar ısınınca ders almaya başladık...Bir kaç haftadır alıyoruz Yeşim'le ders...Ancak sorun şu ki, bende yetenek yok! Forhand üzerinde çalışmalarım devam ediyor ama for not my hand gibi bişi vuku buldu...Odunsu yapımı kırpmaya çalışıyorum ancak olmuyor...Neyse önemli değil çok, spor oluyor en azından...Bu vuruşlarla kendimi sakatlayana kadar...
Tenisten bahsetmişken Federer hala kendine gelemedi, şu sıralar French Open oynanıyor yarı finale çıktı ama finale çıkarsa Nadal'a karşı ne yapar bilemem...Amaan, benden ancak tenis topu olur!
Bunun dışında tabii bir sürü kitap okudum, filmlere gittim, beğendiklerimi yazarım belki ileride!
Görüşmediğimiz süre zarfında, efendim, o aramıydı yaw,
Çocuk sahibi olanlar:
1) Umut - Nihal'den beklenmicek şirinlikte Damla isimli kızımız!
2) Kerem - Merve çiftinden, Doruk isimli Federer'in tahtına oturacak evladımız!
oldu...Doruk - Kerem ikilisine ben kısaca Dorukla Moruk diorum :)
Her iki çifte de mutluluklar dilerim burdan tekrar...
Onun dışında Aysun evlendi, Aysen evlencek, Taşkın'la Tuğba da gün aldılar...Murat da çocuk yapmayı istiyor(kendin doğur sıkıosa!), Yeşim de bana karşı baskıları arttırıyor!
Şüphesiz bu zaman içerisinde çok ilginç olaylar da oldu, yazmaya üşeniyorum...
Geçen Haftasonu Can'ın 1.doğumgününü kutladık çok ciciydi...Ondan önceki hafta kutlicaktik ama annesi gece yataktan düşüp ciddi şekilde yaralanınca iptal oldu(gayet ciddi şaka yapmıyorum)...
Ümreniye Meydan Cinebonus'da tatsız olaylar ve kavgalar yaşadık, ancak şirkete ilettiğimiz şikayetlerimiz son derece profesyonelce ele alındı hayretler içinde kaldım...Gerçekten çok hızlı bir şekilde gönlümüzü aldılar...
Geçen haftalarda ayrıca Fransa'dan Yeşim'in kuzeni ve eşi Antoine geldi...Sabahladık bir gece...Bir aksilik olmazsa Fransa'ya tatile gideceğiz...
Şimdi aklıma gelmiyor bir sürü güzel şeyler oldu, ancak bu yazı bir ısınma yazısı ve muhtemelen diğer olayları hiç yazmıcam...Ancak bunu sıfırıdan bir başlangıç kabul edin, daha serbest ve zamansız yazılarım olacak ileride...
Ya da beklemeyin, işiniz gücünüz yok beni mi bekliceiniz!
De hadi!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)