21.04.07:Geç uyanıp güzel bi kahvaltı yaptık...Gazete falan okuduk...Öğleden sonra abimle Gonca geldi...Modoko'ya bebek odası bakmaya gittik...Korktuğum kadar çok gezmeden olayı bağladılar...Bu arada ben de gitmişken bizim mobilyaları yapan, zamanla muhabbetimiz mobilya muhabbetini geçen Alper arkadaşımıza uğrayıp, kafama inip şişiren yatakbaşını, derisi yırtılan sandalyeyi ve geçen sene göndermeyi unuttukları komidin üstü rafları betimleyerek muhabbete kaldığım yerden devam edeyim dedim...Abimler de olayı bağladıktan sonra Alper'in mekanı LOUNGE'a geldiler ve muhabbete onlar da katıldı...Türk kahvemizi falan da içtik...Daha sonra abimlerle bizim eve geldik...Kızlar nefis yemekler yaptılar yediler ben yemedim, çünkü modokoda koca bi dürümü götürmüştüm...Yemekten sonra caddeye gittik, yürüdük, kahve içtik dondurma yedik felam...Sonra da evlere...Zıbarıp yatımışım...Ertesi gün Kerem ile Merve'yle buluşacağız...
22.04.07:Sabah Kerem'den gelen mesajla dünyam karardı :) Merve çalışmak zorunda kaldığı için akşam 18:30 civarı buluşabileceklerini söylüyordu...Kankalarımın hepsi de LES'e girmiş ter döküyorlardı o sırada...Ne yapsamdı acaba? Ben de Yeşim'in de yardımıyla kankalarımın eşlerini aradım...Öğleden sonra sınav bitince Taksim'de buluşma kararı verdirdim...Kerem'e de akşama doğru konuşalım, 7 gibi döneriz biz takılırız dedim Anadolu Yakasında...O da biz de gelebiliriz Taksim'e dedi...Akşama doğru netleştirmek üzere kapadık telefonu....Daha sonra geçen sefer yazdığım trafik rezaletine takılmamak için tarihin en salak kararını verip arabayı Üsküdar'a parkedip,ordan Kabataş'a motor, ordan da finiküler sistemle Taksim'e çıkayım dedim...Yeşim öyle bir yere parkettirdi ki arabayı, 15 dakka yürümek zorunda kaldık motorlara kadar...O da değil, ne güzel yürüyorduk sahilden, sahil bitti birden, marmaray inşaatının etrafından arabalarla ve yayalarla çarpışa çarpışa ve ben bilimum bildiğim ayıp sözleri sarfederken, gittik...Yani bu kadar mı insanını düşünmeyen bir zihniyet olabilir...İcraatları sadece icraat yapmış olmak için yapıyorlar...Marmaray sizin bi tarafınıza girsin...Doğru dürüst Otopark yok, aracımızı bırakmak istiyoruz yakınında, medeni ülkeleredeki gibi, deniz yolundan gidicez ya, nah sana...Neyse Kadir Topbaş'ın ve bu bağlamda İstanbul'da gelmiş geçmiş belediye başkanlığı yapan tüm şahsiyetleri saygıyla anıyorum...Anırıyorum hatta...Sonra motorla karşıya geçip finikülerle Taksim'e çıktık...At arabanı, taksiye bin olsun diyorum sloganım...1 sati geçti gene Taksim'e varmamız...Taksim'de önce Umut ve Nihal'le buluştuk, bikaç saat sonra da Murat ve Deniz geldi, orda burda oturduk, laklak ettik, kızlar bir ara pasajın birine girip kendilerine ucuza eşofman falan aldılar...Cansal Bey yazlıktaymış teşrif edemediler...Bu işler sürerlen Kerem Bey mesaj attı biz de Taksim'e gelioz dedi, yemek sinema falan yaparız ayağına...PİA'da otururken biz, geldiler Merve ile...Arkadaşlar tanıştı, Merveler tavuklu salata yerken, benimkiler Kerem'i görüp "aa sen o blogdaki çocuksun Barcelona'da paelaya ekmek banıp yiyen" dediler...Kerem deşifre oldu...Sonra Muratlar evlerine gittiler, Umutlar da bir müddet sonra kalktılar...Biz ne yazık ki gitmeye değer bir film bulamadık...Kerem'lere gittik :) Bizi Üsküdar'a kadar bıraktılar sağolsunlar arabamızı almamız için...Bir nevi bizi almaya gelmiş oldular yaw :) Keremlerde Dejavu filmini izledik, güzeldi baya, bi de anlasam :P Arkadaşlarmıza iyi geceler diyip evlerinden ayrıldık...Gece 1'de fealm yattık eve gidip...
23.04.07:Ah ulan Kadir Topbaş....O Bostancı'nın hali ne öyle...1 sene oldu lam...İnsan utanır biraz...Adalara gidişte de, adalardan dönüşte de, Bostancıyı Boktancı haline getirmiş oldukları için burnumuzdan geldi herşey gene...Neyse anlatmicam yeter artik ya...Güzel şeylerden bahsedelim:
Saat 10:30 civarı yanılmıyorsam Umut, Nihal, Murat, Deniz ile Bostancı iskelesinde buluştuk...Efendim herkeslerde eşofmanlar aman aman güneş gözlükler...Biniverdik oradan motorlardan birine, sabah ayazında, adaya doğru yola çıktık...Götümüz mü dondu a.k:Karelere başlıyıyorum:
Komançiii!!!!Nihal ve Yeşim seyrülsefer halinde, saçlarımız uçuşsun afedersin...
Aynı esnada, yandan çarklı olmayan vapurun yanında, götümüz denize teğet, Murat,Deniz, ben, Umut:Yaw neyse adaya indik, acımızdan ölüoz haliylen, kahvaltı yapmamışız...Aman yarabbi o ne kalabalık bütün İstanbul büyükadada sanki...Yavrum hemen iskeleden ayrılınca karşıda bi pastane var, kocaman, bahçesinede oturduk masaya güneşin altında ısındık bi güzel...Polarlarımızı çıkarttık üstümüzden...Sanırsam 6 kişi 10 menemen, 20 tost, 5 kol börei gibi bişiler yedk :) oh be! Efendim biz homur homur kavaltı yaparken, çocuk bandoları geçti, bi askeri lise bandosu geçti sonra...Kavaltıdan sonra gittik baktık meydan gibi bi yerde çalıolar hala...Modern şarkıları da caz şeklinde çalıolardı askeri amcamlar valla...Çok güzel bi 23 nisan gösterisiydi...Ahan da:
Sonra dedik ki, napak? AyaYorgiye çıkcakmışlar efem...Biz bi ara Yeşimle bisiklet kiraladık ama 15 dakika sürüp vazgeçtik...Çocukları bulana kadar canımız çıktı...Güzel biryerde oturmuş Türk kayvesi içiorlardı...Biz de içtik...Bu arada Cansal Beyler aradılar efendim...O da Esinle başka bi adadaymış...Damlamak üzereyiz dediler...Onları bekledik, geldiler...Ayı Yogiye doğru yola çıktık....Resmen mahşer kalabalığı...Sanırsın Araftasın, cennet veye cehennem seçimi yapılacak insanların...Yürü de yürü, yürü de yürü, yokuş yukarı hem de...Boğazım ağrımaya başladı benim...İnanılmaz bi insan güruhu, mumlar satılıo, ipler var taa aşağıdan kiliseye kadar koparmadan uzatabilirsen duların kabul oluomuş....Hastir ordan...Bizim Cansal da tekstilci ya, acaip sağlam iplikler var dedi elimde, gelip satsam burda keşke...Kardeşim Himalaya tırmanışı gibi bir taırmanıştan sonra, Ayı yogiye çıktık...Ama ben göremedim kilise midir nedir onu...Mümkün deil girmek...Kenara çekildik erkekler olarak biz...Sigara neyin içtik...Kızlar kayboldu bi ara...Yukarıdan denizi fotoğraflamışlar....Neyse, inişe geçtik bu sefer...İnişe geçerken kümelendik herkes yanında birini almış aşağı iniyor...Ben, Umut, Murat, Deniz önden indik, aşağıda bekledik...Cansalla Esin arkamızdaydılar ama döndük baktık Cansal tek başına iniyor...Deniz dedi ki "Cansal tek gekiyor?"...Bunun üzerine Murat da günün özlü sözünü söyledi: "Esin in atı tek başına döndü! Esine bişi mi oldu acep?"...İndiğimiz meydandan büyük turla tekrar adanın iskele meydanına gitmek istedik...Yogiden nereyeee! Allam o da ayrı bi tür yürüme...Bu arada şunu da belirtmek isterim ki, abartısız 30 saniyede bir faytom mudur fayton mudur ne ondan geçio, ama foton gibi geçiolar afedersiniz...Kaç kere ezilme tehlikesi atlattık...Kaldırımlar göt kadar, hem de benim götüm kadar, Umutun ki hiç sığmıyo misal, yollar rezalet, gene devletimizin bi kurumu açmış yolun ortasını, kendine döşemesi gerekn boruları oraya döşemiş, sonra da üzerini çer çöp toprak ne bulurlarsa kapamışlar, bi asfalt dökiim de eski haline kavuşsun demek yok...Döktükleri yerlerde de logar, telefon bilimum kapak ne varsa hepsinin etrafı 20 cm derinliğinde çukur...Atları son sürat sürüyor fotoncular, ayakları içeri girse kırılır vallahi...İşte böyle, bu memlekette insan olmak da at olmak da zor tabi...Ama zengin amcamlarım yalıları, villaları felam nefisti tabi...Adadaki evlere diyecek bişi yok...Bu kadar zengin adamın yaşadığı bir yerde bile bu kadar kötü hizmet...Yani nüfuzlu olanlar bile bastırıp birşey yapamıyor demek ki...Neyse, bu kadar at olunca tabii, adanın her tarafında bi mayıs kokusu, bi tezek kokusu miiss miss....Oh! Büyük turla dönüşü tamamlayıp iskele tarafına gelince, önce bi balıkçıya oturup bilşimum ürün ve bira olayına girdik...Sonra da manyak güzel bi dondurma yapan yer vardı oraya gittik...Sonra da motorla Bostancıya geçtik...Herkes dağıldı...