25.12.06
Yazınca çok uzun oluyor!
Sanki yaptıklarımı yazınca tekrar tekrar yaşamış gibi oluyorum...Hafta içi Özgür Bey'in LCD televizyonunu monte etmişler gelip, güzel olmuş da, eski 82 ekran wide-screen tüplü eşek ölüsü gibi olan aleti annelerine verecekmiş Özgür, gel götürelim dedi şunu..."Oha!" dedim tabi ama aynı ölçülerde televizyonlar için aynı işlemleri ben de yapmıştım ve Özgür de bana yardım etmişti zamanında...El mecbur gittik...Amma velakin, benim evden asansör düz ayak, asansörden arabaya gitmek de düz ayaktı...Özgürler de ise şöyle: Evden asansör düz ayak, asansörden bahçeye çıkınca merdiven çıkmak zorundasınız, annelerinin evine gidince, apartmana girmek için tekrar merdivenden inmek, asansöre binmek içinse tekrar merdiven çıkmak zorundasınız...Durum bööle ve de özgürle benim aramdaki boy farkından ötürü eğilmek zorunda kalınca ben, kan-ter içinde işimizi bitirdik ama belimi doğrultamadım uzun süre, hatta sonra böbrek sancım tuttu gittim iğne yedim, ufak bi taş düşürmüşünüz ağır bişi mi kaldırdınız dedi doktor, "eveeet" die bağırmışım...Neysem, hafta içi kaydadeğer başka bişi olmadı...Cuma akşamı Nautilus'a gittim...Yeşim Megavizyon'un önünde Nintendo wii oynadı, boks yaptı, çok güzel bir alet, Yeşim o kadar kaptırdı ki kendini gözünü kapatıp kafasını geri çekti, arada bir bana yumruk çakmaktan da geri kalmadı..."Prestige" filmine gittim, bazen merak uyandırıcı bazen sıkan ama genelde iyi bir puanı hakeden bir filmdi...Bence vakit geçirmek istiyorsanız gayet iyi bir film pişman olmuyorsunuz...Sihirbazların aslında ne katil ve katır inatlı, kindar adamlar olduğunu öğrenmek ufkunuzu açıyor...Cumartesi ise sabah Kadıköy Şifa Hastane'sine check-up yaptırmaya gittim...Bişi çıkmadı...Ancak ultarson çekmek için 3 litre su içtim, çok sıkışıosun öyle çekiolar...Çıktıktan sonra işedim, karnım da açtı hastanenin karşısında 3 adet çift kaşar sucuklu tost yedim...Atladım arabaya eve gidecem, trafik sıkıştı, ben de sıkıştım...Ben tabii anca 500cl işemişimdir, ben işedikçe yukarıdan gelmeye devam ediyor...Kadıköyün ara sokaklarında yok araba durur önümde, çöp kamyonu geçer, Allahım nasıl soğuk terler döküyorum...Kendimi eve zor attım, asansörün otomatik kapısı bile bitmek bilmeyen bir vakitte açıldı...Eve dalıp Yeşim'in şaşkın bakışları arasında kendimi tuvalete attım...Oh be dünya varmış...Sonra Taksim'e gidip Umut ve Nihal'le buluşamaya karar verdik...Biraz evde vakit geçirelim dedik...Aaa aklımıza da geldi, bayram turu için geri kalan borcumuzu ödeyecektik...Onu da ödememiz gerekiyordu Ataşehir'de...Tam plan yaparken Kadıköy Şifa'dan aradılar, bi ara "Volkan Bey yanlış bakmışız, siz gebermek üzeresiniz" dicekler die korksam da, sigorta kartımı orada unuttuğum gibi, payıma düşen kısmı da ödemeden kaçtığımı belirttiler..."Ohaaa" dedim aklıma kadıköy trafiği gelince...Bugün kapatmak zorundayız gelir misiniz dediler, ağlamak istedim...Neyse kalktık(kalkmadan önce 2 defa daha işedim, inada bindi iş) önce Ataşehir'de ki ETS tura kalan borcumuzu ödedik, ancak benim vizeden hala haber yok allam ya, uçak dönüş saati çok skndrk bi saatte...Yeşim'in arabasını almıştık, sonra Kadıköy şifanın önüne attı beni Yeşim o trafikte, ileride yer bulursa parketmesini yoksa turlayıp geri gelmesini söyledim Yeşim'e, hemen içeriye daldım toplam 1,5 dakkada işim bitti, çıktım Yeşim'i aradım nerdesin diye, ileride uzaklara gitmiş baya, bi park görevlisini ve bir sürücüyü dövmüş, allam o ne trafik, koşarak gittim nefes nefese atladım arabaya, nihayetinde köprüde trafik olmaması çok şaşırttı beni, AKM otoparkına arabayı bıraktık...Yeşim bir takım kızsal alışverişler yaptı, bi aşağı bi yukarı yürüdük istiklal'de, İnci'de profiterol yedim...Sonra akşam bi yere gittik Umut'lar geldi, adını hatırlamıom, Halep Pasajı'nın girişinde bi kitapçı gümüşçü vardı eskiden orası restoran olmuş, karnımızı doyurduk fiş ve çip yedim...Sonra starbucks, sonra Keyif miydi nereydi oraya gittik, bol bol muhabeet ettik oh be özlemişim arkadaşlarımı, sonra da tıpış tıpış eve geri döndük gecenin bi yarısı...Pazar günüyse geç kalkıp kahvaltı yaptık, galactica serisine kaldığım yerden devam ettim, akşam Adana Dostlar Kepabçısında kayın-kısmıyla buluşup yemek ısmarladık onlara...Eve döndük traş oldum duş aldım yattım budur bütün hikaye...Haftaya daha heyecanlı şeyler olabilir ne de olsam bayram kardişim...
19.12.06
bir haftasonu daha geçti!
Cuma akşamı Özgür'le Nuray bize geldi, Nuray'ın yaptığı pırasa ve hafta içi annemin getirdiği bir leğen yemekten faydalanarak bitirdik yeme işlemini...Oturup Kemal Sunal izleyelim dedik, Nuray sıkıldı, dışarı gidelim dedik, onu da istemedi, eve gitcem dedi, iyi dedik gittiler...O akşam bizde televizyon/dvd seyredecektik, sırf bize bi daha gelmemek için Nuray'lar da lcd televizyon aldılar gidip haftasonu :) bu kadar olur...Cumartesi günü evde gitar çaldım biraz, sonra akşam 18:00'de iş yerinde çalışma vardı, oraya gittim, sabah 02:00 civarı çıkabildim...Öğlene doğru uyanıp Emirgan'daki Sabancı Müzesi'ne Cengiz Han ile ilgili sergiyi görmek için yola çıktık...Maslak civarında, Maslak tarafından gelen trafiği durdurmuşlardı, itfaiye aracı gibi bişi bekliodu karşıda, vinçler falan vardı devasa ne olduğunu anlamadım...Ancak dışarıda kulakları sağır edecek bir gürültü vardı, baktık anlamadık, az daha doğalgaz kokuyo araban dicektim Yeşim'e, demedim...O da bana dicekmiş...Akşam haberlerde gördük ki, yol çalışması yapan ekipler İgdaş'ın doğalgaz borusunu delmişler, meğer oymuş olay, patlayıp havaya uçabilirdik yane, o kadar yakındık kardeşim...Neyse, müzeye gittik, içeri de aldılar arabayı süper valla, otopark ücreti de ödemedik, diğer harcalamar da oldukça makuldu...Çok güzel bir yermiş...Sergi 3 kattan oluşuyordu, orada Alp'lerle buluştuk...Ben 15 dakikada gezdim heryeri sıkıldım sonra, gidip kafeye oturup bizimkileri bekledim...Baya güzel aletler vardı, kılıçlar, müzik enstrümanları, yay, ok, savaş zırhları çok ilgimi çekti, gidip görmenizde fayda var...Ama girişte bir dinleme cihazı veriyorlar onu her camekanın numarası var onu tuşladığında orada sergilenen aletin hikayesini anlatıyor, ben almadım ondan işim 15 dakikada bitti, diğer arkadaşlar aldı, 2 saate vurdu işleri...Nesini anlatıcan...Topuz işte, adamın kafasına kafasına vuruolar çat çat...Çıkışta açlıktan ölmüş vaziyette sanırsam yeniköyün ilerisinde karafırın diye bir yer var, oraya gittik(bildiğimiz karafırın değil)...Ben pastırmalı kuru fasulye ve sucuklu yumurtalı kaşarlı pide yedim, off ya nefisti...Sonra herkes evlere dağıldı...İşte duş muş al hazırlık yap hafta başına gibi geyik işlerle pazar akşamını da devirdik...Öyle işte anacım...
11.12.06
ben haftasonu ne yaptım ya :(
Gitar çaldım bol bol...Özgür'e şarkı çalıştırdım...Sonra kendi kendine gitti o...Cuma akşamı Koşuyolu'ndaki Kirpi'ye gittik...Fajitas'ı götürmüşüm gene oh be...Üzerine bir de dondurmalı profiterol patlatmışım neffis valla neffis...Ondan sonra da sinemaya gittik Natilus'ta..."Children of Men" bence çok güzel filmdi, aman iyi ki gitmişiz moralimiz düzeldi allam ya :( Filmin çekimleri çok garipti, sanki başroldeki Owen amcamla beraber hareket ediyormuşuz gibi çekmişler...Sonlara doğru olan binayı askerlerin tanklarla tüfeklerle basması olayını çok güzel çekmişlerdi..."Children of Men_yani adamların çıldırması şeklinde çevrilebilir mi acaba :)_" Frank Miller'ın grafik romanından uyarlanmış bir film...Bu adam Alan Moore'un kankası mıdır nedir yaf, ikisi de İngiltere'nin ileride faşist bir ülke olacağı korkusunu taşıyor(bknz. V for Vendetta)...Cumartesi günü genelde evdeydim...Aksam disari ciktik, Ataşehir'de adı farfara veya fasarya veya paparoya mıdır nedir olan bir Karadeniz yemekleri yapan yer var...Yeşim, ben, Nuray, Özgür, Seda, Alparslan oraya gittik...Hepimiz hamsinin envayi çeşidine yumulduk...Özgür'ü zorla kollarından tutup çıkartırken "bana ne! bana ne! bi tane de kapalı kıymalı pide yicem" die ağlıodu...Neyse karısı dövdü de sustu...6 kişi yedik içtik 75 kaat hesap verdik gayet iyi...Sonra Alp'lere gidip hababam sınıfı 3,5 u izledik...Fena deildi eğlendik...Kızlar romantik bir film, biz de korku filmi isteince orta yolu böölcee bulmuş olduk :)...Pazar günü de Özgür'le çalıştık işte biraz, sonra Ataşehir Migros'a alışverişe gittik, gitmeden önce Divan'da yemek yedik..."4 kişi o gün çocuklar gibi şendik, 4 gibi o gün azıcık bişi yiyip kol gibi hesap ödedik" demiş atalarımız...Neyse haftalık alışverişimizi de yapıp Migros'tan eve geldik...Gene gitar çaldım, anladım ki olmuyor olamıyor, kabiliyet bu kadar nabarsın...
Yeşim'in vizesi çıktı, yakında oyuncağı, maketi falan da çıkar, benim şengene çok var daha...20'sinde belli olur...Biz daha Barselona'yı bitirmeden Amerika planlarına başladık...Oradaki arkadaşımız Tülay'la yazışıyoruz bize yardımcı oluyor ne gusel :)
Bir sonraki post'a kadar hoşçakalıın....
Yeşim'in vizesi çıktı, yakında oyuncağı, maketi falan da çıkar, benim şengene çok var daha...20'sinde belli olur...Biz daha Barselona'yı bitirmeden Amerika planlarına başladık...Oradaki arkadaşımız Tülay'la yazışıyoruz bize yardımcı oluyor ne gusel :)
Bir sonraki post'a kadar hoşçakalıın....
8.12.06
YUH!
Basından:
Büyükşehir Belediyesi kent merkezindeki trafiği rahatlatmak için bazı bölgelere girişin paralı olmasını istiyor...
"Yuh" demek istiyorum çünkü içimden başka birşey söylemek gelmiyor...Londra'da Stockolm'de falan böyleymiş de, trafik %40 azalmışta...Dünyada 4 şehirde var böyle bir uygulama ve bu şehirlerdeki insanların gelir düzeyleri bir yana, ulaşım imkanlarını da göz önüne aldılar mı acaba sayın yetkililer? Böyle konular yazmayacağım diyorum ama insan bir yerden sonra zıvanadan çıkıyor...Adamların örümcek ağı gibi metrosu var, sakince binip istediğiniz yere gidebileceğiniz otobüsleri var, bizde ise otobüsten veya tramvay/metordan çıktıktan sonra en yakın hamama gidip kese attırmanız gerekiyor...Böyle şeylere kafa yoracaklarına, birilerini zengin etmek için senede 4 defa kaldırım yeniletmeseler de, çukurlarına düşe kalka üzerinden geçtiğimiz yolları düzeltseler, mantıklı kavşaklar ve göbekler yapsalar, metroyu heryere taşısalar, yok olmaz...Niye? Çünkü biz bunu haketmiyoruz...Bizim kendi insanına değer veren ülkeler kadar raconumuz yok, ne yapsalar yeriz, onu da kabul ederiz...Haa o ülkelerin çoğu da sömürgecilik yaparak, kendi vatandaşlarını sömürdükleri ülkelerin muzlarıyla beslediler ama olsun...İstersek, paramızı birilerinin yandaşlarına yedirmezsek bizde de idare edebilecek şekilde bir yol bulunabilir diye düşünüyorum...Evimin yakınına metro gelse nie binmiim salak mıyım ben? Ya da otobüslerde halkı sapıkça birbirlerine kaynatmaya çalışmasalar niye binmiyiim otobüse?
Haa bi de taksimde mesela otoparka zaten eşşek yüküyle para ödüyoruz...Bi daha niye para alıyosunuz...
Metro vardı da ben mi binemdim :D
Bak sinirlendim gene gidiim sigara içiim, yarısı vergi olarak gitsin, olsun yarısına devlet tarafından el konulan ve karşılığında devletten hiçbi bok alamadığım maaşımla yarısı vergilendirilmiş kutsal tütün alırım gene...Taksime girerken de para veririm sonra...Evime girerken de...Sıçarken de veririm...Bokometre taktırırım...
Hayret bişi...
Büyükşehir Belediyesi kent merkezindeki trafiği rahatlatmak için bazı bölgelere girişin paralı olmasını istiyor...
"Yuh" demek istiyorum çünkü içimden başka birşey söylemek gelmiyor...Londra'da Stockolm'de falan böyleymiş de, trafik %40 azalmışta...Dünyada 4 şehirde var böyle bir uygulama ve bu şehirlerdeki insanların gelir düzeyleri bir yana, ulaşım imkanlarını da göz önüne aldılar mı acaba sayın yetkililer? Böyle konular yazmayacağım diyorum ama insan bir yerden sonra zıvanadan çıkıyor...Adamların örümcek ağı gibi metrosu var, sakince binip istediğiniz yere gidebileceğiniz otobüsleri var, bizde ise otobüsten veya tramvay/metordan çıktıktan sonra en yakın hamama gidip kese attırmanız gerekiyor...Böyle şeylere kafa yoracaklarına, birilerini zengin etmek için senede 4 defa kaldırım yeniletmeseler de, çukurlarına düşe kalka üzerinden geçtiğimiz yolları düzeltseler, mantıklı kavşaklar ve göbekler yapsalar, metroyu heryere taşısalar, yok olmaz...Niye? Çünkü biz bunu haketmiyoruz...Bizim kendi insanına değer veren ülkeler kadar raconumuz yok, ne yapsalar yeriz, onu da kabul ederiz...Haa o ülkelerin çoğu da sömürgecilik yaparak, kendi vatandaşlarını sömürdükleri ülkelerin muzlarıyla beslediler ama olsun...İstersek, paramızı birilerinin yandaşlarına yedirmezsek bizde de idare edebilecek şekilde bir yol bulunabilir diye düşünüyorum...Evimin yakınına metro gelse nie binmiim salak mıyım ben? Ya da otobüslerde halkı sapıkça birbirlerine kaynatmaya çalışmasalar niye binmiyiim otobüse?
Haa bi de taksimde mesela otoparka zaten eşşek yüküyle para ödüyoruz...Bi daha niye para alıyosunuz...
Metro vardı da ben mi binemdim :D
Bak sinirlendim gene gidiim sigara içiim, yarısı vergi olarak gitsin, olsun yarısına devlet tarafından el konulan ve karşılığında devletten hiçbi bok alamadığım maaşımla yarısı vergilendirilmiş kutsal tütün alırım gene...Taksime girerken de para veririm sonra...Evime girerken de...Sıçarken de veririm...Bokometre taktırırım...
Hayret bişi...
4.12.06
off yoruldum yaaa!
İş yerim taşındığı için geçen haftayı koliler içinde geçirdim...Bugün yeni binaya geldim ve anca bir IP alabildim...Bayram tatilinde Barselona'ya gitmek istiyorum...Geçen hafta yoğun olarak vize için gerekli belgeleri toplmaya uğraşmakla, ve daha ufak bir yere taşınacağım için bir yığın kitabı atıp, kalan malzemelerimi ve pc'lerimi kolilemekle geçti...Netice itibariyle bugün kolilerimi yeni yerimde açtım, işte ne kadar yerleştiysek yerleştik...Bugün de iş görüşmesi için bir çip üreticisi firmadan aradılar, ancak karşıya gidip gelmek istemiyorum...Ne yazık ki İstanbul'da gelen iş tekliflerini bu trafik problemi yüzünden değerlendiremiyorsunuz...Neyse durumumu kabul ettim, herhalde kıpırdamayacağım yerimden...
nokiasupersound'da grupça ilk 10'a kalamayıp ayrı bir başarıya imza attık...
röportajda da atıp tutumuşum ilk 3'e kalıcaz diye...Halk arasında ilk üçe kalamamaya "üçün birini almak", olayın sonucuna da "müdür olmak" deniyor...
haftasonu alparslan'la xbox'ta futbol oynadık...Hiç gol atamadık saatlerce...ne kabiliyetsiz adamlarmışız yav...bütün maçlar penaltılara kaldı...onda da ellemedik kendi kendine attı yaptı bişiler...Kokoreç olayına girdik bi yarım yedim üzerine bi çeyrek...oh beeee! süperdi valla...
Pazar akşamı MİAM kayıt stüdyolarına gittik...İTÜ Maçka'nın içinde, ortadoğu ve balkanların en güzel stüdyosunu yapmış adamlar...bizim çalıştıklarımız stüdyo değilmiş bugüne kadar...Özgür mix dersi aldı oranın direktörü Pieter'dan(aynen böyle yazılıyor)...Ben arkadan öğrenci masasından izledim...Ne çok alet vardı kafayı yedim...
bi de arkadaşlarla toplanıp cover çalalım bi yerlerde çıkalım muhabbeti yaptık...her 3 ayda bir olduğu gibi listeler hazrılandı...üşenmeyip çalışırsak birşeyler olacak...biz KOR'uz...
nokiasupersound'da grupça ilk 10'a kalamayıp ayrı bir başarıya imza attık...
röportajda da atıp tutumuşum ilk 3'e kalıcaz diye...Halk arasında ilk üçe kalamamaya "üçün birini almak", olayın sonucuna da "müdür olmak" deniyor...
haftasonu alparslan'la xbox'ta futbol oynadık...Hiç gol atamadık saatlerce...ne kabiliyetsiz adamlarmışız yav...bütün maçlar penaltılara kaldı...onda da ellemedik kendi kendine attı yaptı bişiler...Kokoreç olayına girdik bi yarım yedim üzerine bi çeyrek...oh beeee! süperdi valla...
Pazar akşamı MİAM kayıt stüdyolarına gittik...İTÜ Maçka'nın içinde, ortadoğu ve balkanların en güzel stüdyosunu yapmış adamlar...bizim çalıştıklarımız stüdyo değilmiş bugüne kadar...Özgür mix dersi aldı oranın direktörü Pieter'dan(aynen böyle yazılıyor)...Ben arkadan öğrenci masasından izledim...Ne çok alet vardı kafayı yedim...
bi de arkadaşlarla toplanıp cover çalalım bi yerlerde çıkalım muhabbeti yaptık...her 3 ayda bir olduğu gibi listeler hazrılandı...üşenmeyip çalışırsak birşeyler olacak...biz KOR'uz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)