3.10.07

HOMORİKA 15 - THE END

Vee geldik son günee...Cumartesi...Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen güzel günler sonunda nihayetine erdi...Sabah çok buruk kalktık yataktan...Gözümüzde uyku, gönlümüzde belli etmek istemediğimiz ayrılık sıkıntısı...Aslında uykumuz açıldıktan sonra, gözlerimizde sadece hakkında hiçbirşey yapamayacağımız acıklı veda senaryoları yazılmaya başlanmıştı bile...Herkes birbirinin gözlerine bakmaktan kaçınıyordu...Yeşim'le benim gözlerimde kuşkusuz bir acı, Tülay'In gözlerinde "ohhh be kurtuluom bunlardan en sonunda gidiolar" sahnesi, pedo'nun gözlerinde ise anlamsız bakışlar vardı...Şaka lam :) Hepimizi sonuna kadar ayrılığın çaldığı saçma sapan ve zamansız zil seslerini duyar gibiydik...Ben bunu sonradan anladım, çünkü benim kulaklarım rahatsız, zaten çınlıo her zaman :) Gözü körolmayasıca Pedo ile sorumsuz Yeşim, sabah dolaşmaya çıktılar...Yürüyüşe yani...Oralara buralara gitmişler, bi güzel gölleri ormanları gezmişler...Evde tuly ile ben, kavaltı masasının başında oturmuş, iftar topunun atılmasını bekleyen oruçlular gibi Yeşimle Pedonun dönmesini bekledik...2 saat sonra döndüler...Tabii biz o kadar beklemedik yedik yane...Çayla devam ettik onlar gelince...Yeşim Hanım bi sürü fotoğraf çekmiş...He işte bunlar geldi, sonra da kavaltıdan sonra Tulay üniversitede 2. yılının ilk gününe gitti...Kendisi yemek mühendisi olacak :) Sonra işi gücü bırakıp lokanta açacak...Ben de garson olcem yanında :) de mi ablası :)
Biz evde kalanlar, arabaya 6 adet bavulu bi ööle bi bööle yerleştirdikten sonra, Tülay'ı fakültesinden almaya gittik...Tülay arabasını fakültede bırakacak, biz de Pedo'nun arabasına doluşup Boston'a gideceğiz...Otoparkta Tülay'ı beklerken Yeşim üniversiteye dalıp içeriyi gezdi...Biz de orda ööle takıldık...Sonra Yeşim geri geldi...Daha sonra Tülay da geldi...Kapıda karşıladı Yeşim onu...Hatta güzellerimizin fakülte önünde fotoğrafları bile var...Bir de bakın, makinaları kaldırmak zorundaydık, o yüzden kalan son fotoğramız Boston'a uçağa binmek üzere yola çıkmadan önce çekildi...Orada kalan görüntülerimiz, aslında bizden kalan, bizi bizim dışarımızdan anlatan son görüntülerdi...Fotoğraftan sonra yazacağım...Ancak havaalanına kadar gittik...Pedo arabayla tur atarken Tülay havaalanının içine kadar geldi, biletlerimizi almamıza yardımcı oldu...Bavullardan 100$ ceza yedik...Fazladan ödeme...Uzun uzun sarıldık...Sonra herşey bitti...

Bir hikayenin oluşmasına katkıda bulunan karakterler genelde o hikayenin dışına itilir ya...Sonra birtek baş karakter kalır...Aslında zaman zaman başkarakter harici de olsa yer vardır bunlara hikayelerde...Ama olmazsa olmazıdır işte bu baş karakter...Kuşkusuz bizimkisi de bir hikaye ama gerçeklere sırtını epeyce dayamış bir hikaye...Baksanıza, siz burdan okurken, ya da ben ileride hatırlmak için okuduğumda, gerçekten bir hikaye, bir masal gibi gelecek hepimize...Ama ne olursa olsun, bu güzel hikayenin de bir başkarakteri var tabii...Tülay...Tülay olmasa Amerika'ya gidebilir miydik? Evet...Ama Tülay olduğu için, bu seyahat bizim açımızdan "muhteşem" kategorisine giriyor...Sadece Amerika olduğu için değil, Amerika'yı bir kenara bırakın, diğer karakterler olan bizleri de...Tülay öyle bir insan ki, nereye giderse gitsin, ışıltısını da beraberinde götürüyor...Sanki gizli bir enerjisi, insanları telkin edici sihirli bir dokunuşu var...1 hafta içinde gördük ve anladık ki, Tülay benden bile sıkılmadan tüm ilgisini, alakasını ve en önemlisi kocasını bizlerle paylaştı...Hö? :) En içten sevgilerimizle Tülaycım...Sıradan bir tatili, bizim hatıralarımıza mükemmel olarak yerleştirdiğin için...Bizimle evini, sevgini, zamanının tümünü, çamaşır makinanı, arabanı, kocanı, ruhunu ve ruhunun tüm ayrıntılarını paylaştığın için...Bizimle olduğun için, bizi misafir olarak değil, arkadaşın, kardeşin olarak gördüğün için...Özel olarak karşında saygıyla eğiliyorum, ve sevgilerimi yolluyorum...Dönerken içimiz çok buruktu biliyorsun, tek teselli edici nokta, burda da sevdiklerimiz var...Onlara kavuşacak olmanın verdiği huzur...Korkma bi daha gelmeyiz :))))) Muck...Sen bir numarasın...

Eveet, Pedo bey, Türkçe okuma yazman var, bilioruz, saklanmaya çalışma...Ama fal bakmaktan kafanı kaldır da bi gerçek hayata bak...Arkadaşlar, Pedo(Peter), örümcek adamla uzaktan yakından ilgisi olmayan, olsa bile tek katlı evlerin olduğu RI'da süper kahramanlık yapmaya kalksa yere çakılması muhtemel bir arkadaşımız...Pedo kendisi mi böyle iyi, yoksa Tülay mı adam etmiş onu bilmiyorum ama, evinde misafir olduğumuz süre boyunca, bizi ev ahalisinden biri gibi gördüğü için ona da ayrıca teşekkür ederim...Pedocuk, seninle 3 gün dışında pek vakit geçiremedik ama bol bol konuştuk...Hayatla ilgili tavsiyelerin, derin amerikan kültürünü bize takdim edişin, 3 türk'ün arasına bir türk olarak sızdığın, ve biz türkleri amerikaya sızdırığın için, rahatlığınla bizi de rahatlattığın için sana da sonsuz teşekkürler...Peter, thanks for sharing your ideas with me...O kitaplar bitecek Pedo, onu da belirtiim...Kitap kültürümü paylaş diye aldım ben sana onları...Ama gene de, okumasan da, senin şeyin sağolsun :) ...Bavullarla arandaki problem neyse onu gidermen dileğiyle...

Seneye hep beraber görüşeceğiz gene...Türkiye'de...Bu arada yazışacağız, telefonla veya net üzerinden görüntülü olarak da konuşacağız...Ama yüzyüze anlamında:

Bir sonraki görüşmemize kadar hoşçakalın...

2 yorum:

Tulay Lawton dedi ki...

Ayyy cok fena aglattin beni Volki...sen varya sennnnn, sizinle gecirdigimiz zamanlar en harika anilarimizdan biri ve sizi hala kandirmaya calisacagim buralara yerlesmeniz konusunda haberin olsun.Sen ve Yesim'den aldigimiz pozitif enerji bizi sizlere yakinlastiriyor... dostlugumuz hep bizimle unutma...:)

volkan dedi ki...

sen neden ağlıyosun cancaazım...Bizim ağlamamız lazım seni oralarda bırakıp geldik diye...Biz de gelmek isteriz tabi ama Özgürle Nuray bırakmıo :)